Türkiye'nin Ekonomik ve Siyasi Bağlamında Gözlemler

10/01/2024 Köşe Yazıları 218

İç politikadaki belirsizlik devam ettiği müddetçe ekonomide enflasyon yüksek seyretmeye devam edecektir. Bu problem sabit gelirlinin sırtına kambur olarak yüklenecek ve altta kalanın canı çıkacaktır. Artık ülkemizde gelir dağılımında yukarıda buluşulmuyor maalesef altta çukurda eşitlik sağlanmaya çalışılıyor. Gelir makası gittikçe daralıyor ve gelir asgari ücretle ölçülüyor. Asgari ücret sosyal devlet haklarının yaşanması için bir vatandaşın kazanması gereken rakamdır. İşin azamisi asgarisi kalmadı bu herkesin maaşı olmaya başladı. Bu durumda siz nüfusunuzdan ideal manada istifade edemezsiniz, nüfusunuzu arttıramazsınız. Nüfus çok önemli ama insanımız bırakınız çocuk sahibi olmayı evlenmek konusunda bile çekingen davranıyor. Haksız mı? Kira paralarının geldiği nokta şu, harcama kalemlerinin ulaştığı seviye, elektrik, su, telefon, ulaşım ücretlerinin geldiği noktayı şu. Ekonomik kaos tablosu söz konusu.

Böyle bir durumda hükümetin günü kurtarmaya ve algı yönetimine daha çok önem verdiklerini görüyoruz. Nasıl diyeceksiniz? Bakın hiçbir ülkede enflasyon rakamları ile bizim ülkemizde olduğu gibi oynamazlar. Mesela İstatistik Kurumu açıklama yapıyor: diyor ki, benim 2023 yılı enflasyon rakamım %64’tür. Ticaret Odası açıklama yapıyor %74 diyor, ENAG ise %127 diyor. Şimdi hangisi doğru? Üstelik sabit gelirlinin ücretleri belirlenirken enflasyon rakamları esas alınıyor. Hükümetin referans kabul ettiği İstatistik Kurumu, enflasyonu düşük tutuyor. Demek ki hükümet vatandaşa bir şey vermek istemiyor. Buradan bu çıkıyor. Demek vermeye gücü yetmiyor, ufku etmiyor, gönlü yetmiyor. Buradan birçok sonuç çıkartabiliriz.

Devlet ve millet et ve kemik gibidir. Aralarında güven bağı esastır. Devletin milletine karşı dürüst olması lazım. Bu millet gerektiğinde vatanı için, milleti için seve seve canını feda eder. O yüzden vatandaşla samimi ilişkiler, dürüst ilişkiler kurmak lazım. Siyasetin yapması gereken şey hükümetin yapması gereken şey budur.

Gelelim faiz konusuna son günlerde dikkat ediyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanı hiç faizi ağzına almıyor. Ne diyordu, nasıl faiz konusunda ‘nas’ var, düşüreceğiz, öyle yapacağız böyle yapacağız diyordu. Geçen sene yüzde 8,5 olan politika faizi bu sene yüzde 42.5 oldu. Bakar mısınız? Siz bana dünyanın hiçbir ülkesinde böyle ekonomi anlayışı ve uygulaması gösteremezsiniz. Böyle değişken bir uygulama ile piyasalardaki belirsizliği tavan yaparsınız, güven bunalımına yol açarsınız, manipülasyona çanak tutarsınız. Eğer milletin inancını istismar etmeye kalkarsanız, siyasetinize alet etmeye kalkarsanız sonuç bu olur. Kısacası bu şekilde millet ve devlet idare edilemez. Aksi halde sonuç olarak insanları asgari ücrete mahkûm edersiniz. Bu asgari ücret ile kiranızı bile ödeyemezsiniz… Bu maaşla akademisyen nasıl akademisyenlik görevlerine getirecek, işçi- memur nasıl görevini yerine getirecek; işveren nasıl bunlarla baş edecek? Böyle belirsiz, kırılgan bir ortamlarda nasıl ticaret yapılacak?

Peki dünya nereye gidiyor? Bu satırların okuyucuları BRICS devletlerinin nasıl doğduğunu, Prof. Dr. Haydar Baş hocamız ile irtibatlarını, belli periyodlarla gelip yaptıkları ekonomi sohbetlerini bilirler. Hocamız ‘milli para’larla dış ticaret konusunu gündeme getirdiğinde BRICS çok ciddi rağbet etmiş bu konuda hocamızdan istifade etmişti. BRICS gittikçe büyüyor. Dönem başkanı Rusya kararıyla 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren birçok gelişmekte olan ülkeyi de bünyesine dahil etti. Türkiye, Batı’nın kapısında beklerken güç dengesinde denklem dışında kalıyor.

O halde yapılması gereken nedir? Yapılması gereken açık ve nettir. Öncelikle Atatürk’ün ortaya koymuş olduğu Milli ekonomi yolundan yürüyeceğiz, vatandaşın huzurunu, rahatını önceleyeceğiz. Bağımsızlığı esas alacağız, bağımsızlığı karakter edineceğiz. Siyasetimizin, devletimizin ve milletimizin karakteri bağımsızlık olacak. Bizim milletimiz inovasyona açıktır, katılımcıdır, yenilikçidir, çalışkandır; milletimizin önü açılacak, üniversitelerimiz bilim üretecek. Mevcutlarla bunu yapmak mümkün değil; o halde ‘Prof. Dr. Haydar Baş’ çizgisinde bunu gerçekleştirelim. Unutmayalım başka bir Türkiye yoktur.